“Conatus, Baruch Spinoza’nın 17.yüzyılın ortalarında tamamladığı Ethica’sının üçüncü kitabında etraflıca yer verdiği bir kavram olarak bir çok olguya işaret ediyor. Kendini korumak,var oluşu sürdürmek ve güçlendirmek gibi,insanı işlevselliğe sevk eden edimlerle kökensel bir bağlılık içerisinde olan Conatus, bireyin en iyi şekilde var olmak ve hayatta kalmak için gösterdiği ısrar ve çabanın yanı sıra bir tür kendini gerçekleştirme etiğini de kapsar. Var olma çabası ne denli güçlü ise hayatta kalma arzusu da o denli güçlüdür”
Öfke, doğal ve içgüdüsel bir tepkidir.
Öfkenin bir çok sebebi olabileceği gibi yaş gruplarına göre öfkeyi yansıtma şekilleri de değişmektedir. Örneğin 3-6 yaş arası bir çocuğun henüz dil gelişimi yeterli olmayabileceği ve kendisini ifade etmekte zorlanacağı için öfkesini ağlayarak veya bazen şiddet ile gösterebilmektedir. Öte yandan ergenlik çağındaki bir çocuk öfkesini bağırarak veya içe kapanarak gösterebilmektedir. Davranışların temelindeki mizaç özelliklerini de göz ardı etmemek gerekir.
Çocuklara duygular öğretilirken genelde iyi olan duygulardan bahsedildiğini görürüz. Çocuklar zorlandıkları duyguları da tanımalıdır. Duygularını tanımak ve yönetmelerini sağlamak konusunda çocuklara destek olmamız gerekir.
Kimi ebeveynler çocuklarının yanında hiç tartışmazlar. Zaman zaman büyük tartışmalar olmasa da çocukların ufak tartışmalara şahit olması olumludur çünkü çocuk, yaşanan olumsuz deneyimlerin de nasıl yönetileceğini öğrenmelidir.Bu tartışmalar öfke ve üzüntü içermesine rağmen çocuğun bu duyguların da var olduğunu bilmesi ve benzer durumlarda nasıl başa çıkacağını fark edebilmesi adına önemlidir. Çocukların olumsuz duyguların ardından olumlu duyguların da geldiğini ve ortak paydada buluşulabildiğini görmesi gerekir.
Çocukların öfke duyduğu durumların tespitini yapmak önemlidir. Öfkelendiği anlar için neye ihtiyaç duyduğu için bu duyguyu yaşıyor sorusu ile bakılabilir. Tepkiler direnç olarak görülmekten çok çocuğun kendini koruma girişimi olarak da görülebilir.
Çocuğun deneyimini sözlü ifade etmek güven verme ile bir araya geldiğinde çocuk kendisini anlaşılmış hissedebilir. Çocuk konuşmak istediğinde ve tekrar bağlanmak istediğinde ilişkiyi onarılabilir ve bu durum onu rahatlatır.
Ergenlere baktığımızda beyin yapılarının yeniden şekillendiği cinsel gelişimlerinin olduğu, fiziksel farklılıkların oluştuğu bir dönem içerisindedirler. Bu dönemde ebeveynle kurulan ilişkinin şekli değişebilir, özgüveni ile ilgili sorunlar yaşayabilir. Aynı zamanda gelecek kaygıları da üstüne eklenince bir bütün olarak göreceğimiz tabloda durum onlar için çok karmaşık olabilir ve öfkenin ortaya çıkması bazen kaçınılmaz olabilir. Ergenlerin özerk hissetme, birey olma ve kendilik algısı oluşturma gibi ihtiyaçlarını fark ederken yine mizaç özelliklerine uygun çözüm yolları araştırmak gerekir.
Üzücü olan öfke deneyimleri ilişkiler onarıldıkça daha az travmatik hale gelir. Çocuk ilişkilerin onarılacağına güvenmelidir.Böylece deneyimlere daha açık,risk alabilen ve normal üzüntülere tolerans gösterebilen bireyler olma yolunda ilerlerler. Duyguları tanımak çocukların benliğini koruyabilmelerinde önemlidir. Aynı zamanda zorluk ve sorunlarla başa çıkabilen sağlıklı bireyler olmalarına katkı sağlar.
Psikolog Aslıhan M. Mercan
Kaynakça
Giriş yazısı Ferhat Özgür’ün küratörlüğünü yapmış olduğu Günümüz Sanatçıları Ödülü Sergisi’nden alıntıdır.
Theraplay (Phyllis B.Booth)